11 Kasım 1938, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kürsüye çıkan ismet İnönü "... kadir bilen ve büyük evlat yetiştiren milletimizin yüreğinde, Kemal Atatürk adı, sevgi ve hürmet içinde ebedi olarak yaşayacaktır" diyerek konuşmasını bitirir.
Konuşmasının sonunda yapılan oylamada, katılan 348 milletvekilinin tümünün oyu ile Cumhurbaşkanı seçilir.
- "Reisi cumhur sıfatı ile Cumhuriyetin kanunlarına ve hakimiyeti milliye esaslarına riayet ve bunları müdafaa, Türk milletinin saadetine sadıkane ve bütün kuvvetimle sarfı mesai, Türk devletine teveccüh edecek her tehlikeyi kemali şiddetle men, Türkiyenin şan ve şerefini vikaye ve ilaya ve deruhde ettiğim vazifenin icabatına hasrınefis etmekten ayrılmayacağıma namusum üzerine yemin ederim."
Yeminin sona ermesi ile yoğun alkış sesleri ve muvaffakiyet dilekleri arasında 22 Mayıs 1950 tarihine kadar sürecek bu kutsal göreve başlar. 10 Kasım 1938 de Atatürk fani hayattan çekilmiş ve onun fikirlerini, hayallerini devam ettirmek ve onu ikmal etmek görevi bütün ağırlığı ile İsmet İnönü'nün omuzlarına oturmuştur. Artık o genç Türkiye Cumhuriyetinin 2.Cumhurbaşkanıdır.
- "...Türk devletine teveccüh edecek her tehlikeyi kemali şiddetle men ...",
Ettiği yeminde geçen tehlike çok geçmeden Türkiye Cumhuriyetinin kapısına dayanır. Bu tehlike 60 milyon insanın öldüğü, 60 milyona yakın insanında ağır sakat kaldığı 2.Dünya Savaşıdır.
1 Eylül 1939 günlerden Cuma, Alman birlikleri Polonya'ya girer. Bu işgal karşısında 3 Eylül günü İngilizler ve Fransızlar Almanya'ya karşı savaş ilan ederler. Kısa sürede savaş bütün acımasızlığı ile büyür ve tüm dünyayı tehdit eder. 40'lı yılların başı tüm Avrupa’yı kasıp kavuran bu savaş illeti ile geçer.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü görevinin ilk yılında büyük bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Avrupa'yı kavuran Nazi belasını Türk topraklarından uzak tutmak zorundadır. Fakat bu savaşa direnmenin bedeli de çok ağır olacaktır. Bu bedel açlık ve sefalettir. Savaşa girmemek için direnen Türk halkı için 'kitlesel açlık' tehlikesi kara bir bulut gibi ülke üzerine yayılmıştır. Artık ekmek karneli, karartma geceli bir döneme girilmiştir. Ekmek harici; pasta, börek, çörek gibi unlu mamullerin yapımı yasaklanır, pastaneler kapatılır, gelir vergisi %50 arttırılır. Ekmek kişi başı günde 375 gram, ağır işçiye 750 gram verilmek üzere karneye bağlanır (Bu miktar daha sonra 300 gram, ileride de 150 grama düşürülür). Üzüm, elma çekirdekleri dövülür bebeklerin maması olur ve savaş sürer...
Bu sıralarda İngiltere'den yola çıkan ‘union jack’ bandralı (İngiliz bayrağının lakabı) YORKSHIRE isimli bir gemi Avrupanın bazı limanlarında mola verdikten sonra İstanbul'dan önceki son durağı Piraeus (Pire) Limanında bir mola daha verir. Artık iki haftalık yolculuğu sonunda İstanbul'a varmasına ve teslimatı yapmasına çok az kalmıştır. Teslim edeceği mallar Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti için İngiltere de bastırılan 50 kuruş ve 100 liralık banknotlardır.
16 Nisan 1941 günü (bazı kaynaklarda 7 Nisan 1940 olarak belirtilmiş) Piraeus limanında demirli YORKSHIRE gemisi ikmal hazırlıklarını tamamlar, mürettebat son durak olan İstanbul'a hareket için hazırdır, ama ne olursa o an olur ve İngiliz bayrağı taşıyan gemi birkaç dakika içinde Alman savaş uçakları tarafından kevgire çevirilir. Gemide dalgalanan 'union jack' bayrağı geminin sonunu hazırlamıştır. Yunanistan'a hava saldırısı düzenleyen Naziler kıyı boyunca tüm ticari gemileri bombardıman yağmuruna tutarlar. Birçok gemi gibi YORKSHIRE gemisi de İnönü resimli banknotları ile ağır ağır karanlık sulara gömülür. Bombardıman biter Nazi uçakları başka yerlere bombalar kusmak, başka hayatlara son vermek için yollarına devam eder. Tehlike geçip halk dışarı çıktığında limanda gördükleri manzaraya şaşkın bir şekilde bakarlar.
İnönü resimli Türk banknotlar Piraeus limanının sularını kaplamıştır. Haber kısa sürede tüm şehre yayılır. Manzarayı gören genç-yaşlı, çoluk-çocuk yüzlerce yoksul yunanlı çantalarla, torbalarla kendilerini suya atarlar, o dönemde Avrupa'nın en prestijli paralarına daha fazla sahip olmak için adeta birbirleri ile yarışırlar. Ne de olsa bu banknotlar o dönemki bütçesi 304.971.662 TL ve 1 doların karşılığı 1,32 Türk lirası olan bir ülkenin parasıydı. Yetkililer gelene kadar yağma tamamlanmıştır. Liman halkı bir gecede Türk Lirası milyoneri olmuş, saatler önce yaşadığı bombardımanın şokunu çoktan atmıştır. Beklide birçoğu bundan sonra yaşayacağı zenginliğin ve refahın hayalini kuruyordu.
Haber Ankara'ya telgrafla ulaştığında Başbakanlıkta derin bir sessizlik hakim olur, bu kötü haberi iletmek için dönemin başbakanı Refik Saydam İsmet İnönü'nün makamına çıkar ve konuyu aktarır. Geminin batması, banknotların sulara gömülmesi üstüne üstlük birçoğunun yoksul halk tarafından yağmalanması karşısında acilen karar verilmesi gereken bu konu ile ilgili olarak İsmet İnönü,
- "Yapılacak şey bellidir sayın başvekil, hükümetinizin yapacağı acil bir açıklama ile, bu banknotların tedavüle çıkışını iptal etmemiz gerekiyor. Halk burada sefaletten kıvranırken, çoluk çocuğumuzun kursağından geçmeyen bir gemi dolu para ile başka milletleri zengin edemeyiz. O gemideki bir tek banknot bile tedavüle çıkmayacaktır" der.
Bakanlar kurulu acil toplanır ve gereken açıklama yapılır.
Konu aynı zamanda Yunan makamlarına da bildirilir. Batıktan çıkarılan paralar Türk Hükümetine teslim edilir. Bu banknotlar daha sonra TC Merkez Bankasının kurduğu bir imha komisyonu tarafından İzmit SEKA kağıt fabrikasında imha edilir. (01/05/1955 Pazar)
Gelelim bu imhadan kurtulan banknotların hikayesine. O dönemin şartlarında iletişim şimdiki kadar gelişmiş değildi. Öyle ki Ankara Hükümetinin aldığı bir karar özellikle taşrada çok daha sonraları öğreniliyordu. Pire limanında halk tarafından yağmalanan banknotlarımız yunanlı ve gayrimüslim tüccarlar tarafından özellikle doğu illerinde yapılan alışverişlerle halka veriliyordu. O dönemde peş peşe tedavüle çıkan İnönü resimli paralar ile halkın kafası karışmış ve hangisinin geçerli hangisinin geçersiz olduğuna tam vakıf olamamıştır. Böylece bu banknotlar resmi olmayan şekilde halk arasında tedavül etmiştir.
Bunun dışında İzmit SEKA fabrikasında bu banknotların imha komisyonunda bulunan Sn. Zeki Öndün'ün (Banknot Muhafaza Şefi) bahsettiğine göre (*), paralardan piyasaya sürülenler olduğu fark edildiğinde, yapılan araştırmada imha sırasında taş değirmenlerine giden su kanallarının duvarlarına yapışan birkaç paranın işçilerce bulunduğu ve piyasaya sürüldüğü anlaşılmıştır. 1945 yılına kadar Ankara Hükümeti piyasada dolaşan bu banknotların tamamını dolaşımdan çekebilmek için yoğun çaba sarf etmiştir.
Benzer bir hikayeye sahip olan İnönü portreli 50 liralık ile makalede bahsi geçen 50 kuruşluk banknotlar 1955 yılında aşağıda belirtilen tutanakla imha edilmiştir. İlginçtir ki bu tutanakta 100 liralık banknotların imhası ile ilgili bilgi verilmemektedir.
ZABIT VARAKASI
İkinci Dünya Harbi içinde Londra'da ‘Bradbury, Wilkinson and Co.Ltd.’ müessesesine 15/3/1940 tarihinde 20 milyon itibari değerde 40 milyon küpür olarak sipariş edilen 50 kuruşluklardan 25 milyon küpürünün Pire Limanında ziyaa uğraması dolayısıyla tedavüle çıkarılmasından sarfınazar edilen bakiye 7.500.000 TL değerinde 15.000 paket 50 kuruşluk banknotlarla yine İkinci Dünya Harbi içinde 'Thomas de la Rue and Co.Ltd.' matbaasına 23/2/1940 tarihinde 200 milyon lira itibari değerde 4 milyon küpür olarak sipariş edilen 50 liralıklardan 6.300.000 lira itibari değerdeki 126.000 küpür Londra'ya vaki bir hava hücumu sırasında ziyaa uğradığından tedavüle çıkarılmasından sarfınazar edilen bakiye 193.700.000 TL değerde 3874 paket 50 liralık banknotlar, Emisyon ve Vezne Müdürlüğünün 15/1/1955 tarihli kararı dairesinde, 1/5/1955 Pazar günü Devlet Demir Yollarından sureti mahsusada kiralanan iki vagon içinde ve 329 çuval halinde İzmit'e nakledilmiş ve Sümerbank İzmit Selüloz Sanayi Müessesesi tesislerinde huzurumuzda hamur haline getirilmek suretiyle imha edilmiş olduğunu mübeyyin zabıt varakasıdır. (**)